Sayfalar

10 Mart 2011 Perşembe

TELLİ DEDE

Doğduğum sarı badanalı ev
Çocukluğumun geçtiği mahalle,
İstasyon meydanı Telli dede

Kafaları çekip saz çalıp
Şarkı söylediğimiz
Pınarbaşı yüzme havuzu
Siyah önlüklü çocukluğumuz
Türkan öğretmen
                   Yukarıda ki dizelerde adı geçen Telli dede Pınarbaşı yüzme havuzu, Aydın şehrinin yıllarca önce gidip eğlendiği mesir yerlerinden birkaç tanesi idi. Kışları diğer illere nazaran daha ılıman geçen Aydın halkı evde hapsolmanın acısını çıkarmak istercesine ı8 ı9 Şubat tarihlerinde Cemrenin havaya düşmesi ile Cumartesi günleri evlerde bir hareket başlar. Sanki bütün şehir halkı sözleşmiş gibi evlerde hazırlık yapılırdı. Pazar günleri erkenden Telli Dede ye yola çıkılırdı. Bazıları yayan bazıları da paytonla Telli dedeye giderlerdi. Telli dede denilen yer şehrin çıkışında eski Çine yolunun üzerinde ova emir denilen köyün girişinde idi. Henüz daha Yeni Muğla yolu yapılmamıştı. Parkın önündeki heykelin sağ tarafında ki yoldan güneye doğru gidilir ve İstasyondan gelen ikinci yolla Hasan ağanın kahvesinde önünde birleşerek sosyal sigorta kurumu hastanesinin önünden Yozgatlı camiinin önüne varılırdı. Camii geçince sol tarafta şimdiki mezarlığın olduğu yerde. Adını şimdi bile bilmediğim bir dede mezarı vardı. Halk bu dedenin etrafındaki ağaçların altında oturur. Dua eder niyetlerde bulunur, genç kızlar dileklerinin olması için bez bağlarlardı. Yeni evliler gelinlikleri ile gelerek duvaklarındaki tellerden bağlarlar Ham dü sena ederlerdi. Onun için adı Telli Baba ya çıkmıştı. Bütün gün çocuklar saklambaç körebe gibi çeşitli oyunlar oynar. Hatta bazı muzip çocuklar henüz yeni uykudan uyanmağa başlamış kör yılanları sopalara dolayarak arkadaşlarını korkutmağa çalışırlardı.
                   Havalar birden ısındığı için Badem ve erik ağaçları çiçek açar. her tarafı laleler ve papatyalar kaplardı.  Çocuklar papatyalardan taç yapar başlarına takarlar. Çiçeklerin üzerinde yuvarlanırlardı. Genelde Ağaçlara bağlanan iplerlerden yaptıkları salıncaklarda sallanır. Getirdikleri yiyecekleri yerler hoşça vakit geçirirlerdi. Komşu ağaçların altında oturanlar ile tanışılır. Yaptıkları kurabiye ve böreklerden birbirlerine ikram ederlerdi. Bu piknik olayı hemen hemen üç hafta sürerdi. Ve bu yıllarca devam etti. Şehir Mezarlığın buraya nakledilmesi ve etrafının duvarlarla çevrilmesine rağmen bir müddet daha devam eden bu mesire yeri. Yerini karşısında ki tepe üzerinde de bir devam ettirdi ise de eski orijinalliğini kaybettiğinden bir müddet sonra terk edildi. Bilhassa yöre nüfusunun iki binlerden yirmi beş binlere yükselmesi mesire yerinin etrafının binalarla dolması belediyece mezarlık içinde piknik yapılmasının yasaklanmasının da rolü büyüktü. Bu gün artık bu mesire yeri bir mezarlık ziyaretinden öteye gidemiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder