Sayfalar

10 Mart 2011 Perşembe

KEPEZ

Aytepe mahallesinin yukarısında bugün Menderes Üniversitesi arazisi içinde kalan Kepez adını verdiğimiz şehir merkezinden takriben 1 km. uzaklıkta bir piknik alanı vardı. Telli dede den sonra halk kepeze piknik yapmağa giderdi. Yokuş olduğu için gidiş hayli zahmetli olurdu. Buna rağmen halk bu zahmete katlanır ellerinde erzak sepetleri olduğu halde yaya gidenler bile olurdu. Genelde paytonlarla gidilirdi. Paytonlar bile yokuşu çıkamaz bir sokaktan diğer sokağa kavisler çizerek gitmeğe çalışır, yokuşu çıktığında paytonu çeken atlar burnundan dumanlar çıkararak soluya soluya bir hal olurlardı.
                   Kepez, şehrin kuzeyin de ağaçlıklı bir arazi olup şehir merkezinden 150 metre yüksekliğindeki tepenin üzerindeki düzlüktü. Kepezde ağaçların altında oturulur yemekler yenir oyunlar oynanır, esen rüzgarın sesi ağaçların yaprakları arasından süzülür insanların arasında dolaşıp akar giderdi. Hava rüzgarlı olduğu zamanlar hava baya sokuk olurdu. Bu nedenle mesir yerine gidenler muhakkak yanlarına hırka gibi giyecekler götürürlerdi. Ne olur ne olmaz diye. Çok sıcak havalarda da güneşin sıcaklığı hiç hissedilmezdi.
                    Buradan Aydın’ı kuşbakışı seyretmeğe doyum olmazdı. Hatta kendi aralarında evlerinin yerini arar, bulduklarında elleriyle işaret ederek göstermeye çalışırlardı. Dikkatli gözler bir sene içinde şehirdeki gelişmeyi buradan tespit ederlerdi.
                    Kepez’ in doğu yakasında Zindan dere denilen kurumuş eski bir dere vardı. Üsten bakılınca görülmez zeminde kavisler çizerek yatağında uzanıp giderdi. Biz çocuklar dere içinde yürür takriben 300-400 metre aşağılardan çıkardık.
                     XX. yıl başlarında bu günkü zafer mahallesi içinde ta kepeze kadar bölümde Rum Ermeni ve Yahudi mahalleleri varmış. Bu mahallelerde bulunan 5 manastır, bir Meropilhane 2 havra 4 kilise, zamanla depremler ve yangınlar nedeni ile mahalleleriyle birlikte yanmış, Ermeni, Yahudi ve Rum cemaatleri istiklal harbi sırasında veya daha sonraları mübadele ile şehri terk etmişler. Daha sonraları buraları sit alanı ilan edilmiş olmasına rağmen izinsiz kazılarla define arayıcılarının mekanı olmuş.
                     Hangi yıl olduğunu hatırlamıyorum 13-14 yaşlarındaydım gene böyle bir piknik günü arkadaşlarla saklambaç oynarken bir çukurun kenarında birden ayağım kaydı. Takriben 4-5 metre derinliğinde bir çukura düştüm. O kadar çıkmak istedimse de başaramadım. Bağırmalarıma rağmen sesimi arkadaşlara duyurmak mümkün olmadı. Beni aramışlar, taramışlar, bulamayınca da annemlere haber vermişler. Herkes beni aramağa çıkmış. Bir müddet sonra beni buldular. Onları görünce nasıl sevindiğimi ve ağladığımı hatırlıyorum. Beni çukurdan çıkardılar, su içirdiler, bayağı korkmuştum. Define arayıcılarının azizliğine uğramış, onların açtığı çukurlardan birine düşmüştüm herhalde. Çukur yeni açılmış, toprak kabaydı. O gün hemen eve döndük.
                   Şimdi Menderes üniversitesinin yanında Aydın Belediyesi tarafından Kepez mesire yeri açılmış, içinde de belediyenin sosyal tesisleri var. Haftanın Çarşamba, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri burada program yapılıyor. Bu yer ağaçlandırılmış ama eski tabiliği yok. Mart aylarında eskiden olduğu gibi buraya piknik yapmaya gelen giden oluyor mu bilmiyorum. İnşallah oluyordur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder